bulamadim:(
09-09-2021
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 18/5/2021 tarihinde, Oğuz Demirkaya (B. No: 2018/15033) başvurusunda, Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.
Olaylar
Başvurucu, soyadı Mazlum olan müşteki ile aynı üniversitede görev yapmaktadır. Başvurucu, bir internet gazetesinde yer alan bazı haberlerin altında müştekiyi hedef aldığı iddia edilen üç paylaşımda bulunmuştur. Müşteki, başvurucunun hakaret suçundan cezalandırılması istemiyle hakkında şikâyette bulunmuştur. Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi üzerine yargılamayı yapan Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme) başvurucunun hakaret suçundan 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Kararı temyiz eden başvurucu temyiz dilekçesinde; müştekinin soy isminin mizah yapmaya müsait olduğunu, şikâyete konu ifadeleri rencide etmek amacıyla kullanmadığını beyan etmiştir. Temyiz üzerine kararı inceleyen Yargıtay hükmü onamıştır.
İddialar
Başvurucu, bir internet gazetesinde kullandığı ifadeler nedeniyle hapis cezası ile cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Başvuru konusu olayda Mahkeme; başvurucu ile müşteki arasında bir husumet bulunup bulunmadığını, buna paralel olarak başvuruya konu ifadelerin dile getirilme nedenini, söylenen sözlerin arka planı olup olmadığını tartışmamıştır. Başvurucunun söz konusu paylaşımları müştekinin daha öncesindeki birtakım davranışları nedeniyle mi yoksa tamamen keyfî olarak mı yaptığı açıklığa kavuşturulmamıştır.
Müştekiyi hedef alarak yaptığı kabul edilen paylaşımlarda yer alan ifadeleri başvurucunun hangi anlamda kullandığı ve hangi ifadelerin ne şekilde muhatabını rencide ettiği de Mahkeme tarafından değerlendirilmemiştir. Mahkeme yalnızca başvurucunun paylaşımında geçen ifadelerin eleştiri sınırlarını aşan, kaba ifadeler olduğu değerlendirmesinde bulunup hakaret suçunu oluşturduğu sonucuna varmış ve başvurucuyu mahkûm etmiştir.
Mahkeme, taraflar arasındaki olayların ve yapılan paylaşımların bütününe bakarak başvurucunun ifade özgürlüğü ile müştekinin şeref ve itibarın korunması hakkı arasında bir denge kurmaya çalışmamış; yalnızca soyut bir değerlendirmeyle yetinerek söz konusu ifadelerin hakaret suçunu oluşturduğunu kabul etmiştir. Hukuk sisteminde daha hafif çok sayıda müdahale olanağı varken başvurucunun oldukça ağır bir ceza ile cezalandırılması ve üstelik cezanın kanuni sonucu olarak kamu görevinden yasaklanması orantısız bir müdahale olmuştur.
Sonuç olarak başvurucunun hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile mahkûmiyetinin zorunlu bir ihtiyacı karşıladığı ve amaca ulaşmak bakımından orantılı olduğu ortaya konulamamıştır. Derece mahkemelerinin ileri sürdüğü gerekçeler başvurucunun ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.