bulamadim:(
24-03-2020
Anayasa Mahkemesi 24/12/2019 tarihinde E.2018/159 numaralı dosyada, 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 10. maddesinin 7145 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değiştirilen (1) numaralı fıkrasının üçüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Dava Konusu Kural
Dava konusu kuralla, müdür yardımcısı veya daha üstü ile bunlara eşdeğer yöneticilik görevinde bulunmakta iken 677 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmış olan kişilerin göreve iade edilmeleri hâlinde yapılacak atamalarında yöneticilik görevlerinden önce bulundukları kadro ve pozisyon unvanlarının dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır.
Başvuru Gerekçesi
Başvuruda, kuralın kamu çalışanlarının görevden çıkarılmadan önceki pozisyonlarına dönme hakkını nesnel ve somut bir sebep bulunmaksızın ortadan kaldırdığı, bu durumun kazanılmış hakların korunması ve hukuk güvenliği ilkelerini ihlal ettiği belirtilerek Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Kamu görevlilerinin yönetici kadrolara veya bu görevlerden alınarak başka bir kadroya atanmasına yönelik düzenlemeler kişilerin kariyerleri ve meslek hayatındaki itibarı üzerinde etkili olabilir. Dolayısıyla, kişilerin meslek hayatını önemli ölçüde etkileyen düzenlemeler özel hayata saygı gösterilmesi hakkına sınırlama oluşturur.
Kanun koyucu, bir kamu hizmetinde, görevin gerektirdiği nitelikleri ve koşulları belirlemeyi ya da belirlenmiş olanları değiştirmeyi, anayasal ilkeler içinde kalmak kaydıyla görevin ve ülkenin gereklerine göre serbestçe takdir edebilir. İdare de takdir yetkisi kapsamında yönetici kadro ve pozisyonlarına atayabileceği kamu görevlilerini yine aynı yetki kapsamında bu görevlerden alabilir.
Kamu personeli olarak görev yapan kişilerin hukuki ve fiilî zorunluluk bulunmadıkça kanunla görevlerine son verilmemesi ise hukuki güvenlik ilkesinin bir gereğidir.
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na (Komisyon) yapılan başvuruların kabulü, kamu görevinden çıkarılanların terör örgütlerine veya sözü edilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı bulunmadığı anlamına gelmektedir. Ancak kural uyarınca yöneticilik görevinde bulunmakta iken kamu görevinden çıkarılmış olanlar Komisyon kararına rağmen yöneticilik görevlerine atanamayacaklardır.
Komisyon kararıyla kamu görevinden çıkarma işleminin sebep unsuru tamamen ortadan kalktığı hâlde kişilerin atanmasında yöneticilik görevlerinden önce bulundukları kadro ve pozisyon unvanlarının dikkate alınmasını öngören kural, bu kişilerin üyelik, mensubiyet, aidiyet, iltisak veya irtibatlarına dair şüphelerin tam olarak ortadan kalkmadığı izlenimini oluşturmaktadır. Bu durum, kişilerin meslek hayatlarında kişisel gelişimlerinin, üçüncü kişilerle olan ilişkilerinin ve itibarlarının olumsuz şekilde etkilenmesine sebebiyet verebilir.
Kanun’da, bu izlenimin oluşmasını engelleyecek bir güvenceye yer verilmediği gibi bu kişilerin kamu görevinden çıkarılmadan önceki pozisyonlarına atanmamasına neden olacak hukuki ve fiilî bir zorunluluk da gösterilmemiştir.
Yönetici pozisyonunda görev yapmakta iken kamu görevinden çıkarılan kişilerin, idari gerekler de gözetilmeden kategorik olarak yeniden yönetici pozisyonuna atanamayacağını hükme bağlayan kural, bu hâliyle idareye kamu hizmetlerinin gerekleri ve etkinliği kapsamında bir değerlendirme yapma imkânı da tanımamaktadır.
Kamu görevine iade edilmesine karar verilen bu kişilerin, emredici bir hükümle zorunlu olarak yöneticilik görevlerinden önceki görevlere atanacağının öngörülmesi, kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacını gerçekleştirmek bakımından zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamamaktadır.
Anılan kişilerden yönetici olarak istifade edilmesi kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacını gerçekleştirmek bakımından daha yararlı görülmesi durumunda bile kural uyarınca kategorik olarak bu kişilerin yöneticilik pozisyonunda değerlendirilmesi mümkün olmayacaktır. Bu anlamda kural anılan amaca ulaşılması yönünden elverişli bir araç öngörmemektedir.
Bu yönleriyle kuralla getirilen sınırlama demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı gibi ölçülülük ilkesini de ihlal etmektedir.
Anayasa Mahkemesi açıklanan nedenlerle kuralın Anayasa’nın 13. ve 20. maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
KAYNAK: ANAYASA MAHKEMESİ RESMİ WEB SİTESİ
KARARIN TAM METNİ İÇİN TIKLAYINIZ.